Tosya Haber

Kastamonu Haber

8 Ekim 2007 Pazartesi

Tosya Tarihi

Tosya nin tarihi
Tosya'nin kurulus tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber Kastamonu müzesi ilgililerince yapilan geziler neticesinde yer üstü vesikalardan az hatali bir hesapla 3-4 bin senelik bir maziye sahip oldugu anlasilmaktadir.

Tosya Gaskalar, Hititler, Firig'ler, Kimmer'ler, Lidya'lilar, Iran'lilar, Yunanlilar, Romali'lar, Bizans'lilar, Danisment'liler, Çobanlar, Candarogullari ve Osmanli'lar hakimiyetinde bulunmus, Mogollar ve Selçuklular Devrinde PAFLAGONYA (Kastamonu) hakimiyetinde ya­samis eski bir kazadir.

Tosya halkinin Orta Asya'dan zaman, zaman göç ederek Ana­dolu'nun iskan sahalarina ve dolayisiyla bu bölgeye gelip yerlesen Türkler oldugu belirlenmistir.

Tosya'nin kurulus tarihinin ve kurucularinin isimlerini belli eden tarih arastirmalari kesin olarak yapilmamistir. Ancak kurulusunun ilk paragrafta belirlendigi üzere kurulus tarihi tahmini olarak bilinmektedir. Ancak Tosya'nin da dahil bulundugu Doguda Kizilirmak, Batida Bartin çayi, Güneyde Aydost daglarinin Kizilirmakla birlestigi saha ile Kuzeydeki Karadeniz arasindaki kalan bölgeye Yunan sairi Homeros tarafindan M.Ö. 7’nci Yüzyilda yerlesenlerin adina izafetle PAFLAGONYA dendigi bilinmektedir. Tosya'ya DOCEIA adi Bizans­lilar devrinde verilmistir. Bundan önceki adinin ZAOKA oldugu Ptolemaios tarafindan bildirilmektedir.

1830 (Rumî 1250) tarihine rastlayan nüfus kayitlarina göre bu günkü Tosya Kazasi hudutlari dahilinde Tosya ve Saz olmak üzere iki kazaya rastlanmaktadir. Tosya Kastamonu vilayetine bagli 30 mahalle 41 köy, Saz kazasi ise Çorum vilayetine bagli 9 köyden ibaret olup, ilçenin yeri Kusçular ve Çakal köyü arasindadir.

1880 (Rumî 1300) tarihleri kaydinda yalniz Tosya kazasi görülmekte, Saz kazasindan herhangi bir bahis bulunmamaktadir. Saz kazasina bagli köylerinde Tosya kazasina bagli oldugu görülmekte­dir. Bundan da Saz kazasinin 1830 ile 1880 yillari arasinda Tosya kazasina baglandigi anlasilmaktadir. 1880 tahrir nüfus kayitlarinda Tosya 16 mahalle ve 41 köyden olusmaktadir. Kayitlara göre kaza­da mahalleler veya köyler, diger komsu mahalle ve köylerle birles­mistir. 1904 (Rumî 1320) yilindan sonra Yerkuyu köyü Ilgaz kaza­sina, Aruk, Beygircioglu ve Ügüz köyleri Kargi kazasina baglanmis, Musa, Keçeli köyleri Tasköprü kazasindan, Gövrecik ve Bürnük köyleri Kastamonu vilayetinden Tosya kazasina geçmis bazi köy parçalari da müstakil köy haline gelmistir. Ortalica ve Karaköy köyleri 1935 yillarinda Kargi kazasina,1948 yilinda da Kargi kazasindan Tekrar Tosya kazasina baglanmistir. Bu günkü durumda Tosya ilçesi 23 Mahalle, 52 köy ve 1 beldeden ibarettir.

GASKALAR ÇAGI : Prehistorik çaglardan sonra havalinin bilinen en eski sakinleri Sümerlerin bir kolu olan GAS'KA (Gaska Türkleridir). Bunlar hak­kindaki mahdut bilgiyi Hitit yazili tabletlerinden ögreniyoruz. Gaskalar devamli olarak, Misirlilar, Suriyeliler ve Kaldelilerle siyasi, ti­cari ve kültürel münasebetlerde bulunmuslar; Hititlerle de bazen harp etmisler bazen de dost olarak geçinmislerdir. Yine bu belge­lerden ögrendiginize göre Gaskalar sert karekterli ve cengaver ki­siler olarak gösterilmektedir. Gas'larin bölgede kurmus oldugu sehirler, Duddusgas - Halilas -Durmitta - Ushupitta, Tibija - Istihara ve Tumanna'dir. ki, burasi 1932 senesinde Eugene Cavaicnac'in «Carte Du monde Hitite» Hitit dünyasinin haritasi adli eserinde. Kastamonu olarak gösterilmistir.

HITIT HAKIMIYETI : Gas'kalarla Hititler arasinda vuku bulan savaslar bir kaç bö­lüm arz etmektedir. Hitit krali Tuthalyas ve Suppililuma IV. M.Ö. 1400-1390 yillari arasinda Gas'larla iki safha arz eden savas yap­mislardir. Yine M.Ö. 1349-1329 yillari arasinda Hitit krali Mursil II. zamaninda Gaslarla dört safhali harbe tutusmuslar; neticede 1329 da hakimiyet Hitit idaresine geçmistir. Yerli halk Filistin ve esir pazarlarina sürülmüstür. Fakat bir müddet sonra Avrupa içle­rinden kopup gelen deniz kavimlerinin bir kolu olan Friklerin akin­larina fazla dayanamayip M.Ö. 1200 yillarinda bu göçler neticesinde yikilmislardir.

FRIG HAKIMIYETI : Frig olarak gösterilen ve bölgesel ismi ile Paflagonyali'lar diye bilinen bu halkin mensei hakkinda pek çok tarihçi çesitli fikirler ileri sürmüslerdir. Trakya'dan Anadolu'ya bir sel gibi ilerleyen Deniz kavimlerinin bir kolu olan Friglerin. bir bölümü olarak kabul etmek tarihi gelisime uygundur. M.Ö. IX. uncu asirda yasadigi bilinen Yunan sairi Homer'in Illiada'sinda M.Ö. 1180 yillarinda vuku buldugu ileri sürülen Truva savasinda Truvalilarin yaninda savasanlar arasinda “.... Enetlerin ve Paflagonyalilarin basinda korkusuz yürekli bir kahraman Pylaimenesin'de ” bulundugu kaydedilmektedir. Daha sonra M.Ö. VI. yy. yasayan Hekataios ve M.Ö. II. yy.da yasamis Skymon Paflagonyalilarin VI. yy. dan daha evvel Anadolu'nun kuzeyindeki daglik bölgede yasa­diklarindan bahsetmektedir. Kastamonu'da yine bu bölgenin iskan edilmis merkezleri arasindadir.

KIMMER ISTILASI :Bir müddet Friglerin idaresi altinda yasayan Paflagonyalilar M.Ö. VII. yy. baslarinda Kimmer'lerin Frigleri bu bölgeden çikarmalari üzerine Kimmerlerin hakimiyeti altina girerler.

LIDYA ISTILASI : Gigesin idaresi altindaki bir ordu Kimmerleri bu bölgeden atti. Fakat Toktamis adli bir kahraman etrafinda toplanan Kimmerler Giges'e karsi bir kaç seferine giristiler. Sardes ve Efesos'a girdiler. Giges öldürüldü. M.Ö. 652 fakat kisa bir zaman sonra Asurlular tarafindan Toktamis'ta öldürüldü. M.Ö. 650 Böylece bölgedeki Kimmer hakimiyetine son verilmis oldu. Daha sonra Anadolu’nun büyük bir kismina hakim olan Lidya krali Krezüs Paflagonyayi dolayisi ile Kastamonu ve çevresini idaresi altina aldi. (M.Ö. 564-561)

IRAN HAKIMIYETI : M.Ö. 547 yilinda Kurus idaresindeki Pers ordusuna yenilen Kürzüs'ün topraklari bu arada Kastamonu ve Çevresi Iranlilara (Perslerin) idaresi altina girdi. Paflagonyalilar Perslere bagli olarak kendi hallerinde yasamislardir.

YUNAN HAKIMIYETI : Anadolunun Pers hakimiyetine son veren Büyük Iskender M.Ö. 332 yilinda Ankara yakinlarindan geçerken Paflagonyalilar bir elçi ile kendisine tabi olduklarini bildirmisler, bunun üzerine Iskender bu bölgeye gelmemis ve idarede Frikya Satrapi Kolos'a verilmistir, Iskender’in ölümünden sonra kumandanlari arasinda pay edilemeyen bu bölge M.Ö. 301 de Antigonos'un Selevkos tarafindan ortadan kaldirilmasindan sonra kisa bir müddet müstakil bir devlet halini almistir.

PONTUS HAKIMIYETI : Kastamonu ve çevresinde Paflagonya'nin diger kentlerinde ol­dugu gibi müstakil idare uzun müddet yasayamadi. M.Ö. 279 yilinda Pontus krali Ariobarzanes tarafindan tüm Paflagonya isgal edildi. Daha sonra Galyalilar Bitinyali'lar, ve Pontus'lular tarafindan pay edilemeyen bir bölge halini aldi. Galatya kumandani Marsias tara­findan bölgenin güney taraflari yani Kastamonu ve havalisi isgal edildi. M.Ö. 183, fakat M.Ö. 120 de Pontuslu'lar Galatya hakimiye­tine son verdiler. M.Ö. 104 de Pontus krali Mitridat'es ile Bitinya Krali Nikomedes III. bu bölgeyi pay ettiler.

ROMA HAKIMIYETI : Mitridas'esin M.Ö. 88-82 yillari arasinda ayaklanmasina kar­silik (Çünkü M.Ö. 133 de Bergama'nin Roma idaresini kesin olarak kabulü ile Anadolunun bati kesimi Roma'nin eyaleti haline gelmis­tir.) Romalilar evvela Sullayi gönderdi. Daha sonra ise Pontus krali yenilgiye ugradi ve doguya çekildi. M.Ö. 73-72 yillari arasin­da idare Roma'ya geçti. Daha sonra Anadoluya geçen Lukullüs komsu devletlerle yap­tigi savaslari kazanarak sinirlarini genisletti. Lukullüs ve ordusunun senatoya karsi itaatsizligi geri çagrilmasina sebep oldu ve bunun üzerine Konsüllükten yeni ayrilmis olan Pompeus gönderildi. Pompeus, Lukullüs'ün kazandigi zaferlerin semeresini aldi ve M.Ö. 64 de Samsun'da bir Meclis toplanip müttefiklerine mükafat dagitti. Paflagonyanin bati kisimlari Bitinya eyaletine, iç kisimlari ise ma­halli idarelere birakildi. Bu arada yeniden kurulan Tasköprü (Pompeipolis eyalet merkezi yapildi. Kastamonu’nun bu zamanda küçük bir köy haline mi dönüstügü, sehir olarak mi kaldigi, yoksa hayati inkitaami ugradigi kesin olarak bilinmemektedir.

BIZANS DEVRI :Sekiz asir gibi uzun bir devri Bizans idaresi altinda devam et­tiren Kastamonu ili ve çevresi bu zaman içerisinde kisa fasilalarla Türk, Iran ve Arap ordularinin istilasina ugramistir. Hazer hüküm­dari Salip Han, 609 yilinda Iran hükümdari Hüsrevpezir'in idaresi altindaki ordu ve 715 yilinda Arap kumandanlarindan Muhammet Ibni Hakem tarafindan istilaya maruz kalmistir. Ancak 922 tarihin­den itibaren Bizans imparatorlugunun bir eyaleti olarak yasantisina devam etmistir, 1204 ve 1213 tarihleri arasinda Trabzon Rum im­paratorlugunun kurucu sülalesi Kommenoslarin hakimiyeti altinda kalmistir.

DANISMENDLILER :Alpaslan'in Kumandanlarindan Ahmet Gazinin Oglu Melik Gazi Gümüs Tekin Çankiri ve Merzifon'u Bizanslilardan almistir. Bu fü­tuhattan biraz sonra haçlilarin Melik Gazinin idaresi altindaki bir sehri iki defa muhasara etmeleri üzerine Konrat kumandasindaki orduyu maglup etmistir. Her seye ragmen Anadolu ortalarina iler­leyen Haçlilar Gümüs Temin'i korkutur. Bunun üzerine Selçuklu Hü­kümdari Kiliç Arslan'dan kuvvet yardimi ister ve Haçlilar Sivas'la Amasya arasinda maglup edilirler. Bundan sonra Rumlar Sinop'a çe­kilirler ki, bu siralarda Kastamonu'nun Danismentlilerin eline geç­medigi görülür. Yalniz muhakkak olan bir sey varsa, oda Kastamonu ve havalisinin Danisment Ahmet Gazi'nin Oglu Gümüs Temin dev­rinde gerçeklesmesidir. 1105. Çeyrek asir Bizanslilar Kastamonu'yu zapt etmislerdir. Bir yil sonra Gümüs Gazi Bizanslilari tekrar buradan kovmaya muvaffak olmustur. Bize Kastamonu'da Danismentlilerin yasamis olduklarini gösterecek en iyi vesika Araç ve Daday'daki Ali Danismend türbe­leridir. Ali Danismend ismine sülalede rastlanmamasina ragmen, ayni devirde yasamis baska bir sahsin adina izafeten yapilmis olsa ge­rektir. Belki de Kastamonu ve çevresi sinir sehri oldugundan gere­ken ilgiyi görememistir. 100 yila yakin bir zaman Danismend ida­resinde kalan sehir ve çevresi 15 yil sürecek olan Bizans idaresine geçmistir.

ÇOBANLAR DEVRI :Selçuk kumandanlarindan Hüsamettin Çoban, Selçuk Hakani Alaiddin Keykubat tarafindan Kastamonu bölgesini zapta memur edilmis ve çesitli zorluk ve mücadelelerden sonra 1213 yilinda bu vazifeyi ancak gerçeklestirebilmistir. Bu siralarda Sinop ve çevresi diger Selçuk beyleri tarafindan zapt edilmistir. Bir müddet sonra Sinop ve Kastamonu beyleri arasinda siddetli bir geçimsizlik bas göstermis; bunun üzerine Mogollar tarafindan bölgenin ikinci kez zaptina memur edilmis Yaman Candar kumandasindaki bir ordu Kastamonu’ya girerek Kastamonu beyi Muzafferettin Yavlak Aslan'in birligi bozguna ugratilmis ve basi da kesilmistir. 1292 Muzafferettin Yavlak Aslan'in oglu Mahmut Bey babasinin intikamini almak için mücadeleye giristi ve neticede muvaffak olarak Yaman Candar'i buradan daha batiya sürmeyi basarmistir. Bunun üzerine Semsettin Candar Eflani'yi merkez yaparak tekrar Kastamonu üzerine yürü­mek için hazirliga baslamissa da ömrü vefa etmeden ölmüstür. Ye­rine geçen Süleyman Pasa 1309 da Kastamonu'ya hareketle Mehmet Beyin ordusunu maglup ederek selefinin intikamini almistir. 96 yil süren bu hakimiyet sirasinda bölgede pek çok imar faaliyetinde bulunmus. Çobanlar hakimiyetine son verilmistir.

CANDAROGULLARI HAKIMIYETI (1292 – 1460) :1309 yilinda Semsettin Yaman Candar’in yerine geçen oglu Sü­leyman Pasa, Pervaneler'in son hükümdari Gazi Çelebi'yi maglup ede­rek Sinop ve havalisini idaresi altina almistir. Süleyman Pasa bu zamanda Kastamonu ve çevresini devrinin kültür ve bilim merkezi haline sokmus; bilginler ziyaretgahi haline gelen Kastamonu Hazreti Mevlana'nin torunlarindan Arif Çelebi ile birlikte pek çok yabanci alimin ugrak yeri olmus, kendi bünyesinden çikarmis oldugu Müfessir Alaiddin devrinin en büyük alimleri arasina girerek bu büyük kumandandan destek görmüstür. Süleyman Pasa'nin ölümü üzerine bir takim kardes kavgalari ve iç karisikliklar bas göstermistir. Bir aralik kötürüm Beyazit Sinop'ta oglu Süleyman Pasa II. de Kastamonu'da bagimsiz birer beylik kurmuslardir. Kötürüm Beyazit Sinop’ta 1385 de ölünce yerine oglu Isfendiyar Bey geçmistir. Bu zamanda Kastamonu Süleyman Pasa ll. Osmanlilar aleyhine Sivas beyligiyle gizli anlasmalar yaptigindan Yildirim Beyazit Kastamonu’ya gelerek Süleyman Pasa II. nin bey­ligine son vermistir. Bu sirada Sinop'ta bulunan Isfendiyar bey Yildirim Beyazit'in Kastamonu'yu almasi ve ayni akibetin basina ge­lecegini düsünerek korkmasi üzerine Timur, Yildirim Beyazit ilis­kilerini takip ederek Ankara savasinda bizzat Timur saflarinda Yil­dirim Beyazit'a karsi harp etmis ve belki de Timur'un galip gelme­sine sebep olmustur. Savasta Timur'un galip gelmesi üzerine Isfen­diyar beye. galip kumandan tarafindan hüsnükabul gösterilerek, il­tifatta bulunulmus, yardimlarindan dolayi da, kendisine Kalecik. Çan­kiri, Safranbolu. Samsun ve Bafra'nin idaresi verilmistir. 1439 tarihinde Isfandiyar beyin ölümü üzerine yerine ibrahim Bey, bir müd­det sonrada Ismail bey geçmistir. Ismail Bey iyi terbiye almis, faziletli, kültürlü ve olgun bir insandi. Zamaninda Kastamonu bir ilim merkezi haline gelmistir. Komsu memleketlerden ve hatta uzak diyarlardan pek çok alim da­vet edilmis, yeni eserler kaleme alinarak bunlar Türkçeye tercüme ettirilmis ve halkin istifadesine sunulmustur. Bu devrede sanat ve ekonomi en parlak seviyeye ulasmis, Sinop'ta harp gemileri insa edilmis, Askerlik isleri nizami kaideler içinde yürütülmeye baslan­mis ve hatta Küre bakirlari en verimli üretim devresine bu zamanda erismistir. Bu siralarda Fatih Istanbul'u zapt etmis ve Anadolu birligini saglamak amaci ile Anadolu'ya dönmüstür. 1460 yillarinda Kasta­monu üzerine yürüdü. Bu durumdan daha evvel haberdar olan Ismail Bey Sinop'a çekildi. Fatih Sultan Mehmet hiç bir direnme görmeden Kastamonu'yu aldi. Birligi saglamak ve galibiyeti perçin­lemek için Ismail Beyin arkasindan Sinop'a kadar ilerledi, Ismail Bey Fatih Mehmet'e karsi koyabilecek kuvvette ordusu oldugu hal­de, soydaslarinin kaninin dökülmemesi için mukavemet göstermedi, ve Ismail Bey'in bu anlayisli ve fevkalade davranisina Fatih hayran kalmis ve kendisine Yenisehir, Inegöl ve Yarhisar timar olarak ve­rilmis, bir süre sonrada Filibe’ye gönderilmis ve 1479’da vefat et­mistir.

OSMANLI DEVLETI IDARESI (1460-1923) : 1460 yilinda Fatih Sultan Mehmet tarafindan Candarogullari devletine son verilmis ve Kastamonu ve yöresi Osmanli devletine bagli sancak haline getirilmistir, ilk sancak beyi Ismail Beyin kar­desi Kizil Ahmet Bey iki sene bu görevde kaldiktan sonra, Fatih Sultan Mehmet'in 9 yasindaki oglu Cem Sultan burada alti yil san­cak beyligi görevinde bulunmustur. 460 yil Osmanli devletine bagli kalan Kastamonu ve çevresi istilaya maruz kalmamis ve herhangi bir harbede sahne olmamistir. 4,5 asri geçen zaman zarfinda kâh gelismeler kaydetmis, kâh dur­gunluklar geçirmis, bunlarin yaninda pek çok imar faaliyetinde bu­lunulmustur. Kastamonu vilayet haline getirildikten sonra Çankiri, Sinop ve Bolu sancagi buraya baglanmistir. Birinci Dünya Savasi sirasinda Kas­tamonu vilayet, Sinop ve Çankiri mutasarrifliklarindan olusmakla beraber Bolu ve Zonguldak mutasarrifliklarin da kontrolü altinda bu­lunduruyordu.

MILLI MÜCADELE IÇINDE TOSYA :Kurtulus savasindan evvel 1919 Agustos ortalarinda Kastamonu vilayeti Kuvayi Milliye ile birlesmis ve çesitli çalismalar yapilmistir. Milli mücadele devrinde düsmandan en masum bölge oldugu gibi Milli mücadeleyi Ankara ve çevrelerini çesitli yönlerden besleyen bir can damari durumunda idi. Kuvayi Milliyeye katilmak üzere çesitli yerlerden gelen subaylar Ankara'ya Inebolu - Kastamonu yolu ile gitmisler. Yiyecek, giyecek, cephane, para ve silah gibi yardimlarda ayni yoldan ulastirilmistir. Bölünmez bir bütün olan yurdumuzun bu güzel kösesinde .milletimizin varini yogunu ortaya koyarak girdigi bu topyekün mücadelelerde, bir tek aile ocagi gösterilemez ki, dede­leri sehitlik ve gazilik mertebesine ulasmamis olsun. Bütün vatan sathinda oldugu gibi yurdumuzun bu kösesinde yasayan insanlarimiz, ge­rek Birinci Dünya Savasi'nda özellikle Çanakkale'de gerekse Milli Mücadele yillarinda üzerlerine düsen vazifeyi hakkiyla yerine getirmislerdir. Çünkü Kastamonu ve Tosya isgale ugramamistir. Silah tutanlar yurt savunmasina kosarken, geriye kalan halk çogunlugu kadin, çocuk, ihtiyar ve sakat olmak üzere cepheye silah ve mühimmat tasimislardir. Kastamonu ve havalisin­de oldugu gibi Tosya'da isgale ugramamis oldugundan, sa­vas yillarinda canini disine takip bir taraftan cepheler­de çarpisirken. Diger taraf­tan geriye kalanlar, yaslisiyla, kadiniyla, çocugu ile birlikte cepheye silah ve mühimmat sevkiyatinda bu­lunmuslardir.Kara Vasif bey tarafindan kurulmus olan Gizli Karakol Cemiyeti, istihbarat ve pro­paganda ile Milli Mücadele' ye yardimci olmaya çalis­mistir. Ayrica adam kaçir­ma, silah cephane ve mü­himmat gibi malzemeleri Anadolu'ya nakletmek husu­sunda çok önemli faaliyetleri vardir. Bu hususta erkâ­ni harbiye Binbasisi Naim Cevat Bey'in vatanperver yardimlari, ayrica hamal­lar, arabacilar, memurlar ve polisin fedakar gayretleri sayesinde Ingilizlerin kon­trolü altinda bulunan pek çok ambar ve depolardan gec­eleri asirilmak üzere muh­telif tarihlerde 56.000 mek­anizma, 320 makineli, 1.500 tüfek, bir batarya top, 200 sandik mermi, 10.000 takim giyecek elbise ve çamasir, 10.000 adet nal ve mih 15.000 matara, 100 ton çesitli askeri malzeme ve esya Istanbul’dan Anadolu'ya kaçirilmistir. Teskilat yine Istanbul' dan Samsun'a yapilan muh­telif seferlerde pek çok mü­himmat ve esyayi Inebolu'dan Anadolu'ya kaçirabilmistir. Bu dönemde Ana­dolu'yu besleyen söz konusu yol Inebolu-Kastamonu ve Tosya üzerinden Ankara'ya uzanmaktadir.

Milli Mücadele yillarinda kazamizda 200 katiriyla Ekmekçi Ahmet aga, 150 katiriyla Cezarin Köymen Ali, 50 katiriyla Gemacioglu Ismail Çavus sadece bir kaçi olmak üzere köyünden-sehrinden yüzlerce Tosya'li Ine­bolu'dan Haymana Ovasi'na kervanlar halinde gece-gündüz demeden cephane tasimislardir. Kastamonu ve havalesinde ilk Kuvay-i Milliye'ci ihtiyat zabitlerin­den Emin bey'in (Agir Ceza Reisi Emin Tatli) gayretleri çok büyük olmustur. Inebolu'dan baslayarak teskilat ve Inebolu kaylikcilari cephelerdeki silah ih­tiyaci karsisinda çok duy­arli davranmislardir. Müta­rekeden sonra silahlari tes­lim almak için gelen Ingiliz subaylarina, ileriyi gören sube reisleri sakat ve eski tüfekleri vermislerdir. Sak­lanan iyi silahlar ilk hamlede mahallelerin ihtiya­cinda kullanilmis veya ka­çakçi haydutlarindan ali­nan silahlarla birlestirile­rek Milli Müdafa Vekaleti emrine gönderilmis fakat vekaletçe silaha olan ih­tiyacin arkasi kesilmemistir. Trabzon 'dan nakliye isle­ri vapurlarla baslayinca Inebolu iskelesi, Ankara'nin en yakin yolu ve en önemli ikmal üssü haline geldigin­den Agustos 1920 ayinda yükleme-bosaltma kuman­danligi kurulmustur. Halil Aga'nin oglu Yüzbasi Meh­met Ali Bey kumandan tayin edilmis ve Umuru Bahriye Müdürlügü emrine verilmis­ti. Bununla beraber Sinop ve Zonguldak'ta da birer mevki kumandanligi kurulmustur. Önceleri Istanbul’dan tüccar esyasi olarak, ambalajli ge­len tek tük muhabere ve saglik araçlari daha ziyade Istanbul piyasalarindan alinarak Inebolu'ya gelen el­bise, kaput, ayakkabi, deri gibi orduya yarayacak esya­lardan Ruslar'la Nisan 1920 anlasmasindan sonra 1920 yili boyunca Dogu Karadeniz’den gelmeye baslayan savas araçlarindan çogu bu esliha komisyonuna gelir, esya ise ambarlara, cephane ise sube depolarina gönderildi. Gizli felah grubunda.gizli karakol cemiyeti gibi haber alma, adam kaçirma, kaçiri­lan silahlarin Anadolu'ya getirilmesi gibi görevleri basan ile yapmislardir. Giz­li felah ve karakol cemiye-ti'nden ayri olarak M.M. gru­bu mevcut olup bu cemiyet istihbarat, silah ve adam kaçirma faliyetini basari ile yürütmüstür. Silah kaçirma ve istihbarat yönünde kuvvetli bir teskilata sahip olan cemiyet. Milli mücadele'ye ve milli tesekküllere pek çok faydasi olmustur. Inebolu - Ankara arasin­da yeniden hanlarin imari­na ve kahvehaneler açilma­ya baslanmistir. 1921-1922 yillan Inebolu - Ankara yo­lundaki tasimalarin arttigi yollari tikayacak bir hale geldigi, kis aylarinda bu hanlar birer kervansaray halini almis, iptidaî sartla­ra ragmen insan ve hayvan hayatini kurmuslardir. Mil­li Mücadele'de Ankara'nin ve cephenin kandamari vazife­sini gören Inebolu-Kastamo­nu-Tosya-Ankara subesin­de dizili hanlar ve otellerde güvenligi saglayan Jandar­ma karakollari mevcuttu. Sakarya savasi'nda Kas­tamonu ve Tosya havalisi-kadinlari vatan hizmetine kosmuslardir. Köylü kadin­lar kagnilari ile silah, kun­daklari ile erzak, sirtlari ile besiklerini ve hasir içinde sarilmis top gülleleri tasir. Ilgaz Daglarini asirirken sehir kadinlan elleriyle ka­zak, çorap örerek hizmet et­tiler. Köy kadinlari asker kaçaklanna yiyecek verme­diler. Bir casus yakalar gibi karakollarina teslim ettiler. Kizilay'in yaptigi toplan­tilarda komisyon huzurun­da bagis yapilirken, bir çok­larinin derin duygulara ka­pilarak kulaklanndaki kü­peleri, boyunlarindaki altinlari ve gümüs saatlerini adini - sanini söylemeden bagis masasina attiklari görüldü. Tosyali Latife Hanim'in gömleklerini, Kastamonulu Hatice Hanim'in gelinlik el­biselerini ve takilarini ev­lenmeden bir gün önce bagis­lamalari birer fedakârlik örnegidir Asagidaki dilekçe metni ise Tosyali kadinlarin vatan ve namus müdafaasi ugrunda­ki kararli mücadelesini yansitmasi bakimindan cid­den ilginçtir. Bu dilekçe za­manin Kastamonu ve çevresi kolordu Komutani Muhittin Pasa'ya verilmistir. Dilekçe metni : " Anayurdumuzun ve milli bagimsizligimizi tümüyle yok etme hülyasi ile hücum eden düsmanlann namussuz ve çok kirli ayaklarini kut­sal topraklarimiz üzerinde görmek istemeyen cariyeniz, yurdun kurtulusu ugrunda cephelerde kahramanca çar­pisan erkek kardeslerimle birlikte bu kutsal yurt görevinde bende bulunmak istiy­orum. Fedai olarak cepheye gitmeye hazir oldugumdan dilegimin kabulünü ve izin­lerinizi rica ederim. Tosya îlyasbey Mahalle­sinden Karaahmetoglu Mustafa kerimesi LATIFE Kastamonu da kisla önünde donan kahraman Türk Anasi'nin (Serife Baci ) fedakârligi ayri bir destan ve arastirma konusudur. Bu kadin Seydiler Köylüdür. Türk kadini kahramanligi­ni, bir defa daha bu dönemde Kuvay-i Milliye ruhu ile bütün cihana duyurmustur. Bu haliyle Türk kadini tari­hini misyon ve kimligini is­pattan öte bir sey yapmamistir. Milli mücadelede Tosya binlerce gazi ve 400 ci­varinda sehit vermistir. Bu­rada bir hususu belirtmek gerekir. Sehit sayisi belki de bu rakami üçe dörde katlay­abilir. Çünkü asker cephede yarayi almis, seyyar hastan­elerde vefat etmistir. Bundan dolayi kayip ve ölmüstür kayitlari yukaridaki rakama dahil degildir. Türk Milletinin sikilmis bir yumruk gibi düsmanin karsisina dikildigi bu topyekün mücadele, kanlariyla kutsal vatan sathini sulayan sehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle yâd ediyor ve diyo­ruz ki, sizler üzerinize düsen vazifeyi hakkiyla yaptiniz, rahat uyuyunuz.

Hiç yorum yok: